5 Eylül 2012 Çarşamba

Masal'ın 1 Yaş Doğumgünü..

Gerçekten herkes söylerdi de inanmazdım..Zaman hemen geçiyormuş.. Hamilelik bir ömür gibi gelmişti bana ama şimdi kızım 17 aylık oldu neredeyse...
Güzel kızımıza elimizden geldiğince, sonuna kadar özenerek güzel bir doğumgünü organize etmeye çalıştık.. Evet belki hatırlamayacak ama işte " 1 yaş doğumgünü" insan ister istemez özeniyor, en güzeli olsun diyor.. hep derlerdi 1 yaş doğumgününü aslında kendine yapıyorsun diye.. Aslında değil sadece consepti kendi zevkine gore hazırlıyorsun.. yoksa ben anlamadığını düşünmüyorum..
Masal kalabalıktan çok hoşlanan ve geröekten insan canlısı bir çocuk.. eh dolayısıyla ben onca insanı oraya çağırdıysam güzel kızım için elbette.. ve gerçekten Masal görülesi mutluydu halinden..
İnşalla 2 yaş doğumgününü daha da güzel yapabiliriz..





tüm emekleri için Betül Telli'ye teşekkür ederiz..

2 Nisan 2012 Pazartesi

Masal kıyafet balosunda

Çok uzun zamandır yazmıyorum daha doğrusu yazacak zaman bulamıyorum..
Masal'ın 1 yaş doğumgünü hazırlıkları için büyük bir çalışma halindeyim.. herşey güzel olsun, hiçbirşey eksik olmasın diye çok araştırdım ve güzel şeyler bulduğuma eminim.. bunları doğumgünüden sonra yazacağım..
Masal Hanım gerçekten büyüdü artık sıralamaya başladı.. aslında 1 ay oldu sıralayalı ama olsun :)

biraz oyun oynadık kızımızla.. Babasının ben hamile iken kızına aldığı kostümleri giydirdik ve bir dolu resimler çektik.. halinden memnun ve bizimle beraber eğleniyordu..



ve sonunda kendi haline soktuk ve gezmelere çıktık.. artık hanımefendi poz vermeye başladı ve bundan da gayet hoşnut gerçekten :)





en güzeli gittiğimiz restaurantta yan masadaki çocukların balonuna göz dikmesiydi.. tabii kıyamadık ve hemen Masal'a da bir balon aldık.. Sanki biri kapacakmış gibi ipini tuttu ve asla bırakmadı.. sanırım sahiplenme içgüdüsü dedikleri budur..

20 Şubat 2012 Pazartesi

yeni şeyler öğreniyorum Mim..

 Yonca beni Mim'lemiş.. İşte cevaplarım ( ay ben bunları nasl öğrenicem :) )

1. Ölmeden görmeyi istediğin bir ülke var mı? Neden orası?
     Çek Cumhuriyeti daha doğrusu Prag.. okuduğum ve duyduğum kadarıyla çok romantik..sanırım romantik    olmak istiyorum :)

2. Kış mı? Yaz mı?
    Kesinlikle yaz..Deniz..kum..Güneşş...


3. Hiç saçının tamamını boyattın mı? Pişman mısın?
    Son 5 senedir devamlı boyatıyorum.. Beyazlar sağolsun.. Pişman değilim çünkü artık ben de kahverengi saçlıyım, siyah saç çok zordu.

4. Bloğumda en çok ne tarz konular görmek isterdin?
    Sanırım en samimi bulduklarımdan biri. Hayattan kesitler, farklı bakış açıları herzaman olsun istiyorumm

5. Yaptığın en çılgınca şey neydi?
    Masal'ımı doğurmak.. yeni hayat..

6. En sevdiğin tatlı nedir?  
    Krem karamel..ama anneminki en çok :)

7. Hiç bıkmadan kullanabileceğin oje rengi?  
    Kesinlikle kırmızı.. aile geleneği.. anneannemden anneme şimdi de bana..

8. Hayvanları sever misin? Evde beslemeyi istedin mi hiç? 
    Hem de çok severim..Evde bir kedim var.. kediden önce tavşandan civcive herşeyi eve sokmayı denedim ama hep veto yed minikler

9. Düzenli olarak takip ettiğin bir dergi var mı? Varsa hangisi?
    Yok  ne yazık ki gerçekten

10. Sence Türkiye'de en yaşanılası şehir neresi? Neden?
     İzmir.. hem hareketli, hem sakin, hem çoğunluğu düzgün, kaliteli insanlar..

11. İnsanların sende gördüğü, dile getirdiği en iyi ve en kötü özelliğin nedir?
      En iyi dedikleri güleryüzlü ve sıcak kanlı olmam.. en kötü dedikleri "hayır" demeyi bilmemem..

 

yeni bakıcımız Sevim...

Yeni bakıcımız bugün başladı.. Bakıcı bulmak gerçekten bir dertmiş bunu anladım. Masal'ın ilk bakıcısı doğumundan itibaren bizimleydi ve aileden tanıdık vasıtasıyla geldiği için güvenmek kolay oldu ama eşinin rahatsızlığından dolayı işi bırakmak zorunda olduğunu söyledi. üzüldüm, sinirlendim ve daha da önemlisi panik oldum.

Nasıl bulucam? Nasıl güvenicem? Off herşeye baştan başlamak ne kadar zor. Ben ki ajanslara karşıyım ama yine de bir ajans vasutası ile birkaç kişi ile görüşmeye başladım. aman ne zormuş görüşmek, hepsine bir kulp bulmakta üztüme yok. Yok onun konuşması kaba, yok o bu soruma cevap vermedi derken son gelen bakıcı adayımıza bir anda içim ısındı. güler yüzlü..genç..

Masal'ımın Sevim ablası bugün işe başladı. Masal sabah görünce şaşırdı tabii ama neyse ki sıcak kanlı benim miniğim ve hemen gülücüklere ve kendi dili ile konuşmalara başladı. Bizim evde bir minik daha var Curry :) o da cana yakın ama bir o kadar da kıskanç. Kıskançlıktan deri hastalığı olacak kadar kıskanç hatta. O yüzden bakıcılarla konuşurken bizim bir de kedimiz var açıklamaları da yapmak zorunda kalıyorum tabii :) ama neyse ki Sevim kedileri de seviyor ve hatta kendi kedisi de var..



hee bizim eve yakın oturmasından bahsetmedim tabii, yürüyerek 4 dakika :) daha ne isterim öyle değil mi? inşallah herşey yolunda gider ve bundan sonra heeeppp Sevim ile yolumuza devam ederiz :)

2 Şubat 2012 Perşembe

Teşekkürler Yeliz..

Yeliz diye bir arkadaşım var.. güzel bir hayatı var..özenilecek bir hayat.. benim meslektaşım aslında bir avukat,başarılı bir avukat.. ama hem herhalde meslekten hem de İstanbul'dan bıkıp Çeşme Alacatı'ya taşındı ve gerçekten mükemmel bir otel işletiyor..

 Facebook sağolsun her eline geçen fırsatla da bizi kıskandırıyor.. hee otelinin adı Vintage Alaçatı..Görülmeye değer, kalınmaya çok çok değer harika bir consept.. hee kahvaltılar daha da güzel.. nefis ev reçellerine kadar herşey..

şimdi neden bunları anlattığıma gelince; biraz önce rutin Facebook kontrolümü yaparken bana harika ir mesaj atmış sevgili Yeliz..ben de hemen bunu paylaşmak istedim..

"BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER; Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim. Hamileliğim esnasında 80'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım. ANNE OLMASAYDIM EĞER; O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim. Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç. Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim. Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım. ANNE OLMASAYDIM EĞER; Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım. Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim. Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti. ANNE OLMASAYDIM EĞER; Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim. Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik. Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım. Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım. ANNE OLMASAYDIM EĞER; Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım. Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım. Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi. ANNE OLMASAYDIM EĞER; Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım. Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım. 38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı. ANNE OLMASAYDIM EĞER; Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım. SEN OLMASAYDIN EĞER; yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim. SEN OLMASAYDIN EĞER; ben asla "anne" olmayacaktım. Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!"

TeşekkürlerYeliz..